90+3 Ege’de Futbol | Yorgun savaşçılar!
6 mins read

90+3 Ege’de Futbol | Yorgun savaşçılar!

Bülent Buda: Atak sayısında geride. Savunma becerisinde önde, ilk yarı Bodrum tarafında. Üstüne bir de ikinci yarının ilk dakikalarında kaptanın asisti, Gökdeniz’in sol çaprazdan bitirici vuruşu. Oh be ne güze, umut verici bir görünüm.

İkinciyi de atsalar onlar da biz de soluklanıp rahata ereceğiz diyerekten söylenirken Üzeyir, ikinci sarıdan oyun dışı kalıyor.

Maçın bitimine de çok zaman var. Düzenli aksatmadan yüklenen Keçiören karşısında direniş giderek çökme eğilimi gösteriyor. Tekrar olacak ama soluklanmanın, rakibin direncini kırmanın uyuşturucusu kesinlikle ikinci gol böyle zamanlarda. Derken, Eren de sakatlanıp oyun dışı kalınca savunmada savrulmalar başlıyor haliyle. İnatçı Keçiören bitime iki dakika kala Sousa ile savunmanın bocalamasından eşitliğe ulaşıyor. Ağıt yakmanın ne yeri ne de zamanı. İşin aslına baktığımızda Çorum’da 2 farklı yenilgiden dönüş yapıp öne geçen zorlu bir rakip karşısında kazanılan bir puan değerlidir bence…

Fatih Tanfer:  Keçiören karşısında iyi mücadele etti. Sahanın her yerinde topun arkasına geçerek rakibine alan bırakmadı.

49. dakikada Kenan’ın harika pasında Gökdeniz’in attığı golle öne geçti. Elbette Üzeyir’in ihracı sonrası oyun düzeni bozuldu. Yine de iyi alan savunması yaptı. Sahaya gücünü yansıttı.

Maçın hakemi gereksiz sarı kartlar gösterdi. Örneğin Üzeyir’in ihracına neden olan sarı kartlar. Bu da futbolcularda büyük stres yarattı.

Bu stres futbolcunun hormon düzenini bozar ve normal oynayamaz.

Golden bir pozisyon önce taç atan Süleyman’a gösterilen sarı kart. İkinci top sahaya dışarıdan atıldı. Sarı kartı Süleyman gördü. Maç sonrası Celustka gibi tecrübeli ve efendi oyuncu bile çileden çıktı. Kaleci Sousa tutmasa o da kart görecekti. Bunu sebebi yogun stres ve baskıydı. Tüm olumsuzluklara karşın alınan 1 puan değerlidir.

Mehmet Demirtaş: Geçtiğimiz hafta yazımda Keçiören maçının zorlu geçeceğini belirtmiştim. Rakibin pes etmeyen karakteri ve de dirençli olduğu konusunda uyarlarda bulunmuştum.

Hızlı başlayan oyunda Bodrum FK, Gökdeniz’le öne geçme başarısını gösterdi ancak hesaba katmadığı hakemin hovardalara özgü, sayısal anlamda fazla ve abartılı şekilde gösterdiği kartlar, Üzeyir’in ihracı, Eren’in talihsiz sakatlığı…

Yaklaşık 35 dakika iyi direndiler ancak pes etmeyen karakterini yine sahaya yansıtan ev sahibi ekip, uzatmalarda bitime 3 dakika kala bulduğu golle eşitliği yakaladı ve Bodrum FK’yı 1 puanla evine uğurladı. Yeşil beyazlılar, 2 puan bırakırken milli ara dönüşü karşılaşacağı Adanaspor maçına cezalı duruma düşen Sousa ve Üzeyir’den sonra sakatlanan Eren’den de yoksun çıkacak.

Kısaca Bodrum FK, arayı iyi değerlendirip bu zorlu süreci de atlatacaktır. Çünkü bunu başaracak güce sahip…

Batı cephesi bildiğiniz gibi!

Bülent Buda: Konuk Bandırmanın oyun alanı dizilişi daha seçenekli ve de nitelikli.

Sergiledikleri futbolla da farkı fark edebiliyorsunuz. 90 dakika ile uzatmalar, yatmalar ve de kalkmalar tek net gol pozisyonu yok, siyah beyazlılarda…

İlk kez tanıklık ediyorum takımda tek bir yaratıcı, yönlendirici ve de ateşleyiciyi ara ki bulasın.

Çok kötü oynuyorlar. Karşılığını da skor tabelasında görebiliyorlar. Oysa, isimler deneyimli ve birikimli, yaratıcı işlevsel. İyi de bu kavramların şu sıralar neresinde bu takım?

Evet giderek yenilgiler alışkanlığa dönüşünce yolculuk dramatik bir sona evriliyor gibi…

Sandro Lima’ya dokunurdum, gollere başlama niyeti var mı gibilerden!

Acaba düşünüyorum, bu yakışıklı adam bireysel karakterine uygun fırsatlarla mı buluşamıyor ya da buluşturulamıyor mu?

Lakin bir ihtimal daha var. Acaba kramponları izinli mi?

Bu hafta böyle kafam çok karışık. TFF 1. Lig’deki 4 Ege takımını her hafta düzenli olarak ıskalamadan izliyorum. Yani bir tür yoğun mesaideyim. Demem o ki, bozulmak ve yakınmak hatta sataşmak benimde hakkım değil mi?

Bütün acı veren bu 90 dakikalardan sonra toparlanmak için dönüyorum Premier Lig’e oh be dünya varmış.

Tribünler, oyun alanları şölen, eğlence mekanları sanki. Neyse sıktımsa özür dilerim. Hadi bana eyvallah!

Fatih Tanfer:  Güzel bir söz var, ‘‘Batı cephesinde değişen bir şey yok!’’

Tam da Manisa FK’nın içinde bulunduğu durumu gözler önüne seriyor.

Mağlubiyetler serisi sürüyor. Bu güçlü kadro iddiasından uzaklaştı.

Bandırmaspor’un güçlü oyunu karşısında strateji üretemediler.

Kaleci Alperen ile Ayberk yine elinden geleni yaptılar.

Diallo saman alevi gibi iyi pozisyonlar yarattı.

Bandırma ise alanı iyi kapadı. Dijitte golünü attı. Manisa FK sol kanadına tedbir alamadı.

Maalesef, Manisa’nın agresiflik ve hırslı oyunu sahada yoktu.

Kan kaybı sürüyor. 13. haftaya girilirken bu güçlü kadroya Play Off hattından uzaklaşmak kesinlikle yakışmıyor.

Umarım milli arada gerekli tedbirler alınır ve özlenen Manisa FK’yı izleriz.

Mehmet Demirtaş: Manisa FK’nın son haftalarda yaşadıkları gerçekten şaka gibi. Şampiyonluk parolasıyla çıktığı serüvende yaklaşık 9 haftadır galibiyet yüzü görmediler.

Düşünün en son galibiyetini ligin 4. haftasında Tuzlaspor’u 4 golle geçtiği maçta almış. Hedef bir üst lig ise kayıplar oldukça fazla. Toparlanılmazsa bu sezonda hayal kırıklığına uğrayabilirler. Oysa zengin kadro yapısı ve birbirinden yetenekli oyuncu grubu var. Bildiğimiz kadarıyla maddi sorunları da yok. Problem ne acaba? Osman Hoca geldi, 2. maçta tribüne çıktı. Onun da olumsuz etkisinin olduğunu düşünüyorum. Milli arada yapılması gereken belli. Takım içi birlikteliğin sağlanmasından başlanılmalı. O keyif veren futbolunu, coşkusunu ve de kazanma alışkanlıklarını özledik. Umudumuz geri dönmeleri yönü

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir